Siz Hiç Türk Yumurtasi Denediniz Mi?

 

Her üç beyaz Türk’den ikisinin yurt dışına kaçmayı planladığı bu günlerde aklıma en çok takılan soru: “Peki bu çocuklar gittikleri yerlerde ne yiyecekler ne içecekler?” Erzincan’dan tüylü tüylü tulumlarla peynir, Ege sahillerinden zeytin, kapanış için aile boyu 50 kiloluk Diyarbakır karpuzunun ulaşmadığı, kışın günde 25 dakika güneş alan çapçağdaş, mopmoderen Avrupa ülkelerinde neyle beslenecekler? Hadi üniversite yıllarında ton balıklı  makarnayla idare ediyordunuz da, artık kelli felli birer reklam yazarı, insan kaynakları danışmanı, pazarlama uzmanı felan olduktan sonra, mutfağı lahana ve domuz sosisinden öteye gitmeyen memleketlerde nasıl beslenmeyi planlıyorlar? Kaan Sezyum ülkeyi kapatmaya karar verdiğinde; telaş içerisinde Akaretlerdeki ofisinden  pılını pırtını toplayıp, soluğu Berlin’de, Londra’da alan kreatif direktörler, her sabah kahvaltıda kepekli müsli yemekten bıkmazlar mı? 

Hadi yine iyisiniz! İngiltere’nin aşırı burjuva süpermarket zinciri Waitrose sizin için şahane yemek videoları hazırlıyor. Üstelik tariflerindeki bütün ürünleri dükkanlarından satın alabilirsiniz! İnanılmaz değil mi? Bu yemek tariflerinin arasında benim kişisel favorim “Turkish Eggs” denen başyapıt. Tesadüfen sosyal medya üzerinde reklamına rastladığım bu lezzet şölenini henüz pişirmemiş olmamın tek sebebi lezizliğine dayanamayıp kendi parmaklarımı yeme tehlikesinden korkmam (gerçek). Neyse lafı uzatmayıp hemen videoyu izleyelim. 

 

 

Videonun açılışında baş karakterimiz Rich Harris ile tanışıyoruz. Az sonra pişireceği yemeğin Türk Yumurtası olduğuna Rich kendisi mi karar vermiş, yoksa Waitrose’un reklam şirketinin düzenlediği fokus grubu mu? Orası meçhul... Video adeta bir Pazar sabahı Rich’in mutfağında uyanıvermişiz gibi. Ortam adeta şafakta uyanmışız gibi loş. Rich bizi gördüğü için o kadar mutlu ki, insan “ne bu samimiyet” diye sormamak için kendini zor tutuyor. Neyse,  amcamın oğludur herhalde diye geçiştiriyor ve izlemeye odaklanıyoruz: Bakalım ne pişirecek? “Ispanaklı ve yoğurtlu Türk yumurtası yapıyorum, ve sizi uyandırmak için üzerine acılı tereyağı sos dökücem.” 

Vay arkadaş diyoruz (hep beraber), Edirne’den Ardahan’a şu kısrak başı gibi uzanan memleketimde ne yemekler varmış da haberimiz yokmuş. “Allah senden razı olsun Rich!” diyoruz. Zaten ülkede neyin kıymetini biliyoruz ki? Ispanaklı-yoğurtlu-acılı-tereyağlı-yumurtanınkini bilelim? Şu Almanlar, ne iyi ettiler de Bergama’yı komple Berlin’e taşıdılar diyoruz kendi kendimize. Şayet taşımamış olsalardı, bugün çobanlar içinde koyun felan gezdirirdi, turist yerine. Duvarlarına kalpler çizip “bastırılmış cinsel fantazilerini” kusarlardı. Sahi ya nolacak bu memleketin hali? Ulan rakı mı açsak felan derken, Rich’in varlığını hatırlıyoruz. Rich o arada ıspanakları tavadan çıkarmış peçetelerin içine sarmış mıncıklıyor. “Naaabıon olum sen?” diyecekken kendimizi zor tutuyoruz, koskoca Rich Harris’den iyi mi bilecez?

Kendi patavatsızlığımızı düşünürken aklımıza vaktinde de Pavarotti’nin Türkiye’den kovuluşu geliyor. Vallahi bizden adam olmaz hakkaten. Kafamızı kaldırdığımızda, Rich ıspanakları tekrar tavaya almış, yumurtaları hassas birer lotus çiçeğiymişcesine üzerine kırıyor. Aranızda hala incelikle yumurta kırmayı bilmeyen davarlar varsa bu sahneyi dikkatle izlemenizi öneririm. Yalnız iyice acıktık haa! Richcim süper hareketler yapıyorsun da biz bu ıspanaklı yumurtayı akşamdan kalmayken beş dakkada yaparız aslında. Muhabbetine doyum olmuyor tabi de, bizim de işimiz gücümüz var dimi? Hadi, çıkar şurdan iki dilim ekmek de tavaya bandıralım be tosunum, hadi.

“Yumurtaları düşük ateşte yavaş yavaş pişirmeye bırakalım” dediğinde ufaktan bi sinirimiz atıyor tabi. Oldu lan işte yumurta! Daha ne yapcan ki? Birden, yakın plan bir çekimde beyaz ve şekilsiz bir maddenin cam bir kasenin içine cup diye düşüşüne şahit oluyoruz. Aman allahım! Rich iyi misin? Demin ayaktaydı bu çocuk, ıspanak mıncıklıyordu felan. Ne oldu da birden bu hale geldi? Yok yok korkmayın, kasenin içine sıçrayan tebeşir beyazı şekilsiz şey Rich değil, İngiltere’de yoğurt olarak kullandıkları şeymiş meğerse. Ulan ilahi Riço (artık samimiyiz) korkuttun vallahi! 

Tam kendimize gelecez bir bakmışız Rich efendi almış başını gitmiş, yoğurdun üzerine limon rendeliyor. N-Nası yani? Tekrar ediyorum: yoğurdun. üzerine. limon. rendeliyor. Hay senin yapacağın kahvaltıyı Rich ya! Bir de utanmadan demez mi: “Yoğurt ve ıspanak çok iyi gider. Fakat üzerine bu lezzetli yoğurdu döktüğünüzde tadına doyum olmıycak.” Ya bırak allasen Rich yaa! Sen kenara koy limonlu yoğurdunu, kendininkini öyle ye. Mundar edecen güzelim ıspanaklı yumurtayı. Yarım saattir burada aç karınla ıspanağı mıncıklamanı izledik tek bi laf ettik mi Rich? Tek istediğimiz sabah sabah bi ıspanaklı yumurta yiyip kendimize gelmek olum. Neden bize eziyet ediyorsun? Allahım yarabbim bir de üstüne sarımsak rendeliyor sabah sabah. Lan oğlum anladık sen yalnız yaşıyon da, biz ne diycez manitaya? “Hayatım, Rich Türk yumurtası yaptı da, sarımsaklı seviyormuş o” mu diycez? “Rich kim? Sabah sabah o herifin evinde ne işin vardı?” diye sormaz mı bize? Rich, önce kahvaltı keyfimizin, ardından ilişkimizin içine sıçtın Rich! Bir daha kahvaltıya felan nah geliriz sana. Zor görürsün bizi!

Waitrose sayfasında kırmızı biberin Colombus'un keşfettiğinin delili

Waitrose sayfasında kırmızı biberin Colombus'un keşfettiğinin delili

Aman yeter be! En sonunda bi yumruk tereyağını eritip üstüne mikroskobik miktarda kırmızı biber atıp “İşte bu dokunuş, yemeğe gerçek bir kick katıcak”) demez mi? Hı-hı oldu Rich, ben hiç baharat görmedim hayatımda çünkü. Ah be oğlum! Derdinin tekme olduğunu baştan söyleseydin bi güzellik ayarladık be. Bu arada Waitrose a göre kırmızı biberi Christoph Colombus “keşfetmiş”. Amerika yerlilerinin haberi yoktu çünkü öyle bir şeyden.  Aztekler neyin değerini bilmiş ki zaten?

 

 

 

 

  

 

Efe Levent